24 yaşındaki Sarah, son on yıldır yiyeceklerden mahrum kalmış bir genç kadın. 2013 yılında yaşamını altüst eden bir hastalıkla tanıştığında, sağlık durumu giderek kötüleşti ve bu durum onu, normal bir hayat sürme şansından mahrum bıraktı. Yiyecek alerjileriyle dolu bir hayat süren Sarah, zorlu mücadelelerini ve yaşadığı zorlukları paylaşarak, çevresindeki insanlara ilham vermek istiyor. Yaşadığı bu süreç, yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da etkilerini gösteriyor. Onun hikayesi, sağlık sorunlarıyla karşılaşanların yalnız olmadığını anlamalarına yardımcı olabilir.
Yiyecek alerjileri, birçok insanın yaşamını zorlaştıran bir durumdur. Ancak Sarah'ın durumu çok daha karmaşık. 14 yaşında, sık sık mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtilerle karşılaşmaya başladığında, doktorlar tarafından sindirim sistemi ile ilgili bir hastalığı olduğu teşhisi konuldu. Kısıtlayıcı diyetler ve düzenli kontroller, başlangıçta bir çözüm gibi görünse de, zamanla bu durumun dayanılmaz bir hal aldığını fark etti. Yiyeceklerle ilişkisini tamamen kaybetti: "Yiyecekler benim için artık sadece sağlığımın düşmanı haline geldi," diyor Sarah. Annesinin yaptığı sağlıklı yemeklerin dahi ona zarar verdiğini keşfedince, sonuçta tüm gıda maddelerini hayatından çıkarmak zorunda kaldı.
Günümüz modern tıbbında birçok hastalığın belirtileri ve tedavi yöntemleri bulunmasına rağmen, Sarah’ın durumu ender görülen bir hastalığın parçası. Sadece yiyecek alerjisi değil, aynı zamanda sindirim sistemi rahatsızlıkları ile devam eden ettikleri sorunlar, genç kadının sosyal hayatını da ciddi şekilde etkiledi. Arkadaşlarıyla dışarı çıkmamak, davetlere gitmemek, yemek yiyeceklerden kaçınmak zorunda kaldı. "Artık yemek masalarında oturmak beni korkutuyor. Diğerlerinin yediği şeylerden uzak durmak zor, fakat hayatım için başka bir seçeneğim yok," diyor. Bu yalnızlık ve stres, sık sık depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açtı.
Sarah, bu süreçte yalnız olmadığını hissetmek için sosyal medyaya başvurdu. Yaşam mücadelesini ve yaşadığı sorunları paylaştığı bir hesap açarak, benzer sorunlarla mücadele eden insanlarla bağlantı kurdu. "Gördüm ki, benim gibi düşünen birçok insan var. Yalnız olmadığımı bilmek bana güç verdi," diyor. Topluluğuyla paylaşımlar yaparken, aynı zamanda insanlara sağlıklı yaşam tarzı önerilerinde bulunmayı da öncelik haline getirdi. Kendisi için uygun olan gıda alternatiflerini keşfederek, bu deneyimini başkalarıyla da paylaşmayı hedefliyor.
Gerçekleşen paylaşımların etkisi, Sarah'ın yaşamına farklı bir yön vermeye başladı. Artık sadece kendi hikayesini anlatmakla kalmayıp, diğer insanlara da ilham vermeyi amaçlıyor. Her ne kadar yaşamının büyük bir kısmı düzensiz ve zorlu geçse de, içsel bir kuvvet bulduğunu ve yaşamak için çaba göstermenin önemini anladığını belirtiyor. "Bilmiyorum ne kadar daha böyle devam edebilirim ama mücadele etmek zorundayım" şeklinde konuşuyor.
Sarah'ın hikayesi, onun gibi hastalıklarla mücadele eden diğer bireyler için bir umut ışığı olmayı sürdürüyor. Üstelik, toplumun bu tür hastalıklara ve buna bağlı olarak yaşanan duygusal zorluklara daha fazla duyarlı olması gerektiğini vurguluyor. "Göründüğünden daha karanlık bir dünya var," diyor, “Ama benim ve benim gibi birçok insanın hikayeleri ile bu karanlığı biraz aydınlatabiliriz.”
Sonuç olarak, Sarah'ın hayat hikayesi sadece bir mücadele öyküsünden öte, aynı zamanda birçok insana ilham verecek bir yaşam deneyimi. Dışarıda karşılaştığımız engeller, bazen bizi daha da güçlendirir. 24 yaşındaki genç kadın, yaşadığı zorluklara rağmen umudunu kaybetmeden, azimle hayatının her anını değerlendirmeye devam ediyor.