Ülkemiz, Bahar isimli genç bir kadının trajik cinayetiyle çalkalanıyor. Genç yaşta hayatını kaybeden Bahar’ın katilinin mahkemedeki çelişkili ifadeleri, hem kamuoyunun hem de yargı mensuplarının dikkatini çekti. Birkaç gün önce başlayan duruşma, zanlının “Ev bakmaya silahla geldim” şeklindeki ifadesinin ardından tartışmalı bir hal aldı. Hakim, bu ifadenin mantıksızlığına dikkat çekerek, "Ev bakmaya silahla mı geldin?" sorusunu yöneltti. Bu durum, duruşma salonunda gergin anların yaşanmasına neden oldu.
Bahar, geçtiğimiz ay aşırı şiddete maruz kalarak hayatını kaybetmişti. Olayın ardından başlatılan soruşturma, zanlı olarak tespit edilen A.Ş. üzerinde yoğunlaştı. İlk ifadesinde baskı altında olduğunu belirten zanlı, daha sonra çelişkili açıklamalar yapmaya başladı. Bahar’ın evde bulunup bulunmadığına dair ifadesi de netlik kazanmadı. Duruşma salonunda bulunan Bahar’ın ailesi, adaletin yerini bulmasını talep ederken, hakim dinlenen ifade üzerine açıklama yaptı: “Son derece mantık dışı bir ifade. Eğer gerçekten ev bakıyorsanız, neden silah getiriyorsunuz?”
Mahkeme süreci boyunca, Bahar’ın cinayeti ile ilgili birçok detay açığa çıktı. Bu süreç, medyada da geniş bir yer bulurken, Bahar’ın ailesi ve sevenleri, adalet talep etmek için sürekli olarak mahkeme önünde bekledi. Duruşma sonrası yapılan basın açıklamalarında, Bahar’ı katleden kişinin ömür boyu hapis cezası almasını isteyen aile üyeleri, adaletin hızla tecelli etmesi gerektiğini vurguladılar.
#Mahkeme, Bahar’ın ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmanın seyrini değiştirebilecek birçok unsuru değerlendiriyor. Toplumda infial yaratan bu cinayet davası, aynı zamanda Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı duyarlılığı artıran bir vaka haline geldi. Bahar’ın ölümünün ardından birçok kadın derneği ve sivil toplum kuruluşları, “Kadına Şiddete Hayır!” kampanyaları düzenlemiş, Bahar’ın adına bir anma etkinlikleri planlamışlardır.
Mahkeme gözlemcileri, bu davanın sadece Bahar için değil, tüm topluma örnek teşkil etmesi gerektiğini belirtiyor. Duruşmadaki tartışmalar ve hakimden gelen sert tepkiler, hukukun gerektiği gibi işlemesi durumunda toplumda güvenin artacağını, adaletin sağlanacağını gösteriyor. Bahar’ın ölümünün ardından yaşanan tartışmalar, genç kadınların hayatlarının ne kadar kıymetli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu tür vakaların azaltılması için toplumun bilinçlenmesi ve hukukun etkin uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Bahar’ın katilinin sorgulanması ve halen devam eden mahkeme süreci, Türkiye’deki kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda yeni bir dönem başlatabilir. Tüm gözler, Bahar’ın davasındaki mahkeme sürecine çevrilmiş durumda ve toplum, adaletin tecelli etmesi için gereken her şeyi yapmaya kararlı. Bahar’ın anısı, sadece bir kayıp değil, aynı zamanda daha adil bir toplum için bir motivasyon kaynağı olarak kalacak.