Dünyada birçok ülke, doğum oranlarıyla dikkat çekerken, bazıları ise bu konuda oldukça geride kalmakta. Bu ülkelerden biri, istatistiklere göre en düşük doğum oranına sahip olan ülke olarak öne çıkıyor. Peki, bu ülkenin insanları neden çocuk sahibi olmayı tercih etmiyor? Bu sorunun yanıtını ararken, toplumsal, ekonomik ve kültürel pek çok faktörü göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yazımızda, bu eğilimin nedenlerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Günümüzde, genç neslin hayat görüşü önemli ölçüde değişti. Salgın döneminin ardından insanlar, kariyer odaklı bir yaşam sürmeyi tercih eder hale geldi. Özellikle büyük şehirlerde, bireylerin kendilerine ait bir yaşam alanı kurma arzusu, ebeveyn olmaktan daha öncelikli bir hedef haline geldi. Eğitim, kariyer ve sosyal yaşam, çocuk sahibi olmaktansa daha çok önemseniyor. Bu nedenle, gençler kişisel hedeflerini gerçekleştirdikten sonra ebeveyn olmayı düşünüyorlar. Birçok birey için çocuk sahibi olmak, hayatın getirdiği sorumlulukların ağırlığı dolayısıyla ikinci planda kalıyor.
Ekonomik durgunluk, yüksek yaşam maliyetleri ve işsizlik, çocuk sahibi olmayı zorlaştıran diğer önemli unsurlar arasında yer alıyor. Özellikle büyük şehirlerde artan kira ve yaşam masrafları, ailelerin bütçelerinde büyük bir yük oluşturarak ebeveyn olma kararlarını etkiliyor. Çocuk yetiştirmenin maliyetinin giderek arttığı bir dönemde, aileler gelecek kaygısıyla çocuk sahibi olma konusunda isteksizliğe düşüyor. Ayrıca, eğitim masrafları ve sağlık giderleri gibi ekstra harcamalar, genç çiftlerin çocuk sahibi olma isteğini olumsuz yönde etkiliyor.
Bu durum, sadece bireylerin hayatını değil, aynı zamanda ulusal düzeyde de demografik yapıyı etkiliyor. Genç nüfusun popülasyonda önemli bir yer kaplamadığı bir toplum, zamanla yaşlanan bir toplum olma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Uzmanlar, bu durumu önlemek adına hükümetlerin çeşitli teşvikler oluşturmasını öneriyor. Ancak, bu teşviklerin etkili olabilmesi için toplumda köklü bir değişimin yaşanması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, dünyanın en az doğuran ülkesi olarak dikkat çeken bu ülkenin çocuk sahibi olmama nedenleri; toplumsal beklentiler, ekonomik koşullar ve bireysel yaşam standartları gibi pek çok faktörün bir arada bulunmasından kaynaklanıyor. Her ne kadar bireyler için kişisel seçimler önemli olsa da, bu seçimlerin dolaylı olarak toplumsal yapıyı ne denli etkilediği göz ardı edilmemeli. Bu nedenle, gelecek nesiller için aktif bir çözüm arayışının sürdürülmesi, uzun vadede toplumsal dengelerin sağlanması açısından kritik bir öneme sahip.