Son günlerde, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden siyasi arenaya dönüşü, yalnızca siyasi gündemi değil, aynı zamanda küresel ekonomik dengeyi de etkiliyor. Trump’ın uyguladığı ekonomik politikalar, ülkeler arasında bir domino etkisi yaratarak resesyon riskini büyük ölçüde artırmaya başladı. Uzmanlar, Trump’ın tekrardan etkili bir rol oynamasının ardından, piyasalarda ciddi dalgalanmalar yaşanacağını öngörüyor.
Trump’ın başkanlığı döneminde uyguladığı vergi indirimleri ve korumacı ticaret politikaları, Amerikan ekonomisinde büyüme sağlasa da, bu durum dünya genelinde ticaret dengelerinde bozulmalara neden oldu. Özellikle, ticaret savaşları sırasında uygulanan tarifeler, pek çok ülkenin üretim maliyetlerini artırarak enflasyonu tetikledi. Ekonomistler, Trump’ın yeniden iktidara dönmesinin, bu tür politikaların tekrar uygulanması anlamına geleceğini ve bunun da küresel ekonomiyi tehdit edeceğini belirtiyor.
Ayrıca Trump’ın, merkez bankalarının (Fed başta olmak üzere) uyguladığı düşük faiz politikasına yönelik eleştirileri, öngörülmeye başlayacak olan faiz artırımlarının hız kazanmasına neden olabilir. Düşük faiz ortamı, ekonomik büyümeyi destekleyici bir etken olarak görülse de, artan faiz oranları, özellikle borçlu ülkelerin ödemelerini zorlaştıracak ve resesyonun eşiğine yaklaşmamıza sebep olacaktır.
Trump’ın yeniden sahneye çıkması, sadece ABD ekonomisini değil, küresel piyasaları da etkileyen büyük bir etki yarattı. Yatırımcılar, Trump’ın politikalarının yarattığı belirsizlik sebebiyle panik satışlarına yönelirken, borsa endekslerinde düşüşler gözlemlendi. Avrupa ve Asya borsaları, Trump’ın açıklamaları sonrası olumsuz etkilendi ve değer kaybetti. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, Trump’ın etkisiyle yaşanacak olası gelir kaybı ve artan borç yükü nedeniyle büyük bir risk altında.
Özellikle küresel tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar, pandeminin de etkisiyle birleştiğinde, ekonomide durgunluk sinyallerini daha belirgin hale getiriyor. Uzmanlara göre, Trump’ın siyasi söylemleri ve olası uygulamaları, tedarik zincirlerini daha da etkileyerek resesyon riskini artırabilir. Bu bağlamda, şirketler, gelecekteki belirsizliklere karşı önlemler almaya, stoklarını azaltmaya ve yatırımlarını yeniden gözden geçirmeye yönelmekte.
Tüm bu belirsizlikler karşısında, vatandaşlar da geleceğe dair endişelerini artırmış durumda. Bu durum, hane halkı harcamalarının azalmasına, dolayısıyla ekonominin daha da yavaşlamasına yol açabilir. Ekonomistler, Trump’ın politikalarının tekrar gündeme gelmesiyle birlikte, resesyon riski için yeşil ışık yaktığını vurguluyor. Trump’ın, seçilmesi durumunda uygulayacağı politikalar, hem ABD’de hem de uluslararası piyasalarda büyük riskler oluşturabilir.
Söz konusu gelişmeler kapsamında, yatırımcıların ve ekonomistlerin gözleri ise önümüzdeki dönemde Trump’ın izlediği yol haritasına odaklanmaya başladı. Seçim döneminin yaklaşmasıyla birlikte Trump’ın açıklamaları ve politikalarının ekonomi üzerindeki etkileri daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Trump’ın, ekonomik istikrarı zedeleyen uygulamalarına karşı, muhalefet partileri de karşı stratejiler üretmek için hazırlıklara başladı. Sonuç olarak, Trump’ın dünyayı nasıl etkileyeceği önümüzdeki dönemde dikkatle izlenecek.
Böylece, ekonomi alanında yaşanan bu Trump depremi, piyasalardaki dalgalanmalara ve belirsizliklere kapı araladı. Uzmanlar, tüm bu gelişmelerin pahalı sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor ve piyasalardaki hareketliliğin devam edeceğini dile getiriyor.