Son günlerde Filistin’de gerginliğin tırmandığı bir dönemde, İsrail güvenlik güçlerinin alıkoyduğu Filistinli hastane müdürü Ziyad El-Azzam’ın sağlık durumu yürek burkuyor. Uzun süreli gözaltında kalan El-Azzam’ın, vücut ağırlığının üçte birini kaybettiği ve psikolojik olarak çöküntü içinde olduğu bildiriliyor. Bu durum, hem sağlık camiasında hem de insan hakları savunucuları arasında büyük bir endişe yaratırken, hastanenin durumu hakkında sorular da artmaya başladı.
Ziyad El-Azzam, işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan bir hastanenin müdürü olarak görev yapıyor. Alıkonulmasının ardından başta ailesi ve hastanedeki personel olmak üzere birçok kişi, El-Azzam’ın serbest bırakılması için çağrılarda bulundu. İnsan Hakları İzleme Örgütü, El-Azzam’ın sağlık durumunu yakından takip ettiklerini ve gözaltında maruz kalabileceği kötü muameleye karşı kaygılı olduklarını açıkladı.
Hastane çalışanları, El-Azzam’ın hasta bakım yöntemleri konusunda uzman olduğunu ve hastalarına her daim özveriyle yaklaştığını ifade ediyorlar. Bu nedenle, müdürlerinin sağlığı, sadece ailesini değil, aynı zamanda hastanenin genel işleyişini de tehdit ediyor.
Yetişmiş bir sağlık çalışanı olan El-Azzam'ın alıkonulması, uluslararası arenada büyük tepkilere yol açtı. Birçok insan hakları kuruluşu, İsrail’in gözaltı uygulamalarını kınayarak, El-Azzam’ın derhal serbest bırakılmasını talep etti. Özellikle, sağlık hizmeti sunan profesyonellerin gözaltına alınmasının kabul edilemez bir uygulama olduğu vurgulandı.
Ayrıca, El-Azzam’ın sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere çalışma yürüten aktivistler, onun bir an önce sağlık kontrolünden geçirilmesi gerektiğini, aksi takdirde durumu daha da kötüleşeceğini belirtiyorlar. Yine de, İsrail hükümetinin bu konudaki tavrı belirsizliğini koruyor.
Bireylerin sağlık hizmetlerine erişiminin esas haklar arasında olduğu düşünülünce, El-Azzam’ın durumu, sağlık alanında çalışmanın gerektirdiği özgürlük ve güvenliği sorgulatıyor.
Sonuç olarak, Ziyad El-Azzam’ın durumu, sadece bir bireyin yaşam mücadelesi değil; aynı zamanda bir toplumun, bir halkın insani ve sağlık haklarının savunulması meselesi olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu süreç, bir hastane müdürü olarak El-Azzam’ın toplumundaki öneminin yanı sıra, sağlık hizmetleri sunan bireylere yönelik insan hakları ihlallerinin ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor.
Özellikle uluslararası toplumun sessizliğinin sorgulanması gerektiği bu süreçte, El-Azzam’ın ve diğer işgal altındaki sağlık profesyonellerinin zarar görmemesi için daha fazla sesin yükselmesi ve harekete geçilmesi kritik bir öneme sahip. El-Azzam’ın sağlık durumu, her geçen gün daha da kötüleşiyor. İnsanlık adına, bu tür olaylara karşı duyarlılığın artması gerekiyor.